6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Yürürlük Tarihinden (01.10.2011) Önce Başlamış ve Bu Tarihten Sonra Tamamlanmış Olan Milli Tahkim Yargılamalarında Verilmiş Olan Hakem Kararlarının 6100 Sayılı HMK’da Düzenlenmiş Olan İptal Usulüne Tabi Olacağına Dair Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Kararı’nın İncelenmesi
Giriş
18.09.2018 tarihli ve 30539 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu 13.04.2018 tarihinde oy çokluğu ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakeme Kanunu’nun (“Yeni HMK”) yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca gerçekleşen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (“Eski HMUK”) 533. maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil, Yeni HMK’nın 439. maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabileceğine karar vermiştir.
Eski HMUK’un Temyize İlişkin Hükümlerinin Uygulanması Görüşü
Yargıtay 15. ve 23. Hukuk Daireleri Eski HMUK’nın yürürlükte olduğu dönemde akdedilen tahkim sözleşmelerinin hukuki nitelik bakımından Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen vekalet sözleşmesi olarak nitelendirmiş ve bu sözleşmenin varlığı ve geçerliliğinin de maddi hukuk kurallarına göre belirlenmesi gerektiğine hükmetmişlerdir.
Tahkim sözleşmesinin bir maddi hukuk sözleşmesi olduğu düşüncesinde olan Yargıtay 15. ve 23. Hukuk Daireleri, Yeni HMK’nın yürürlüğe girmesinden önceki bir tarihte yapılan tahkim sözleşmesinde uyuşmazlığın maddi hukuk ve usul hukukunun doğru uygulanarak hakemlerce çözümlenmesi amaçlandığı halde, hakem kararının Eski HMUK hükümlerine temyizen incelenmesini engelleyen Yeni HMK 448. maddesinin birinci fıkrasının (Yeni HMK’nın zaman bakımından uygulanmasına ilişkin hüküm)uygulanması ve dolayısıyla temyiz yerine ancak HMK md. 439’da belirtilen usuli sebeplerle iptal davası açılabileceğinin kabulünün tarafların iradesine aykırılık teşkil edeceği ve kazanılmış hakları ihlal edeceğini değerlendirmiştir. Bu nedenle yeni HMK yürürlüğe girmeden evvel başlamış ancak bu tarihten sonra verilmiş olan milli tahkim kararlarının eski yasaya göre temyiz incelemesine tabi olması gerektiğine karar vermişlerdir.
(15. HD Kararları – 09.01.2014 gün ve 2013/2388 E., 2014/113 K., 26.02.2015 gün ve 2014/5988 E. ve 2015/1011 K., 23.05.2013 gün ve 2013/160 E., 2013/3346 K. HD Kararları – 07.03.2014 gün ve 2013/4664 E., 2014/1720 K.)
Yeni HMK’nın İptal Davasına İlişkin Hükümlerinin Uygulanması Görüşü
Yargıtay 11. ve 13. Hukuk Daireleri değerlendirmelerinde tahkim sözleşmesinin usul hukuku sözleşmesi olduğunu belirtilerek, “Bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydiyle derhal uygulanır” hükmünü içeren Yeni HMK md. 448 ve yürürlük maddesi olan HMK md. 451 uyarınca Yeni HMK’nın tahkime ilişkin hükümlerinin de yürürlüğe girmiş olması nedeniyle Yeni HMK yürürlüğe girmeden önce başlamış fakat yürürlük tarihinden sonra verilmiş olman milli tahkim yargılaması kararları için ancak HMK md. 439 gereğince tahkim yerindeki mahkemede iptal davası açılabileceğine hükmetmişlerdir.
(11. HD Kararları – 28.11.2013 gün ve 2012/7084 E., 2013/21572 K ve 13. HD Kararları – 11.12.2014 gün ve 2014/13805 E., 2014/39497 K., 13.11.2012 gün ve 2011/19737 E., 2012/25406 K.)
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun Kararı
İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu yukarıda belirtilen konu hakkındaki görüş ayrılıklarına ilişkin olarak öncelikle tahkim sözleşmesinin “hukuki niteliğini” değerlendirmiştir.
Maddi Hukuk Sözleşmesi ve Usul Hukuk Sözleşmesi hakkındaki akademik görüşlere kararında detaylı olarak yer veren İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, esas itibariyle sözleşmenin kurulması, şekli, ehliyet gibi maddi hukuka ilişkin hükümler uygulansa da, tahkim sözleşmesinin yargılama hukuku alanında cereyan ettiğini ve bu alanda sonuçlarını doğurduğunu tespit etmiştir. Bu özelliği nedeniyle tahkim sözleşmesinin maddi hukuk karakterinde olduğu söylenemez. Hakem yargılaması sonunda verilen kararının da sözleşme olarak değerlendirilmesi doğru olmayacaktır. İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, özellikle tahkim sözleşmesinin bağlayıcılığının taraf iradeleriyle değil tahkimin cereyan ettiği ülkenin ulusal hukukunun anlaşmaya böyle bir sonuç bağladığı için tahkim sözleşmesinin bağlayıcı etkiye sahip olduğu değerlendirmesini yapmıştır.
Yukarıdaki değerlendirmeler doğrultusunda İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu tahkim sözleşmesinin esas itibariyle bir usul hukuku sözleşmesi olduğu ve uygulama bakımından doğrudan yürürlükteki hukuk usulü mevzuatına tabi olacağı sonucuna varmıştır.
Kanunun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin olarak da İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, yargılama (usul) hukukuna ilişkin değişiklerin “derhal uygulanma” kuralına tabi olduğunu belirtmiştir. Kural olarak bireylerin usul kurallarının değişmeyeceğine dair güvenleri korunmaz. Buna göre her usul işlemi, işlem tarihinde yürürlükte olan kanunlara göre yapılır. Derdest bir davada önceki kanuna göre tamamlanmış işlemlerin yeni kanuna göre tekrarlanmasına gerek yoktur. Yeni usul kanunu, yürürlüğe girmeden önce açılmış olan davalarda tamamlanmamış olan işlemlere uygulanır. Bu nedenle yargılama esnasındaki her usul işlemi ayrı ayrı değerlendirilmeli bunların tamamlanmış olanları için yeni usul kanunu uygulanmamalıdır. Dolayısıyla burada kazanılmış hak ihlalinden de söz edilemez.
Bu değerlendirme doğrultusunda, İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Yeni HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı Eski HMUK’un 533. maddesinde düzenlenen temyiz kanun yoluna değil, Yeni HMK’nın 439. maddesi uyarınca iptal davası açılması yoluna başvurulabileceğine oy çokluğu ile karar vermiştir.
Comments